28 Ağustos 2013 Çarşamba

Merdiven



Masum bir ağustos sabahı uğurlarken seni evimizin kapısından gözlerim dalıverdi merdivenlerin en derinine. Bir rüzgar esti evimden saçlarıma. Dağ kokuyordu her yan. Deniz kokuyordu sonra. Gidişlerim çıktı karşıma. Ağlayarak. Veda edişlerin beni. Sonra ver elini şafak sayma keyifsizliği. Bir güldüm bin düşündüm. Sana yazdığım geceler geçti önümden. Selamlayarak bizi. Meğer ne güzelmiş güneşin batışına dek olan ayrılıklar. Meğer ne güzelmiş geleceğini bilerek uğurlamak seni. Meğer ne öteymiş her sabah yaşadığım ayrılığın akşamında, vuslatların oluşu. 
Yığınla saydığımız günlerin ardındaki sabahları birlikte karşılamak ne büyük bir ödülmüş meğer.
Yine ve her zaman Şükürler Olsun ! Beni sana , aileme kavuşturan Allah'a.
Ağaç kokan bir kitabın sayfasında buldum Atilla İlhan'ın hissi senedini, gezdiresin gözlerini cümlelerin yeşillerinde diye. Sonra sadece yum gözlerini..


"Sarmaşıklı bir ev, güneşli tertemiz camları,yine chopin’den révolution’u çalar komşumuz,sen işinden ben işimden dönünce akşamları,soframız hazır taze ekmek limon çiçekleri,billur bardakta şeker gibi tatlı suyumuz,sonra ben sana nâzım’dan şiirler okurken,üşüşür penceremize gece kelebekleri,artık dalar gönlümüzce büyük şeyler düşünürüz,neler düşünürüz sevgilim neler düşünürüz,her sıçrayış bir birikişe bakar,her birikiş bir sıçrayışı hazırlar,baştan başa tarih birikip sıçramalarla doludur,yine chopin’den révolution’u çalar komşumuz,saat kulesi gecenin on birini vurur,varıp deliksiz uyuruz uyuruz sabahleyin,bıraktığımız yerden hayata başlamak için…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder